22 Aralık 2006

Krizler - 12 Saatte 1

Tahlil Sonuçları






Tarih:
22.12.2006

Açýklama:








Parametre:
Sonuç:

Minimum:
Maksimum: Birim:





ALK PHOS-V
220


0

190
U/L





GGT-V
6


1

6
U/L





AST-V
48


0

89
U/L





ALT-V
192


0

130
U/L





AML-V
974


400

1800
U/L





BUN-V
19,1


7

20
MG/DL





GLUCOSE-V
125


60

120
MG/DL





PHOS-V
4,2


2

7
mg/dL





CALCIUM-V
10,1


8

12
mg/dL





ALB-V
3,1


2.4

5.5
G/DL





CHOLEST-V
177


0

300
mg/dL





URIC-V





0.9

2.5





CK-V
135


0

400
U/L





CREATIN-V
0,5


0.5

1.5
mg/dL





T.BIL-V
0,1


0.1

0.6
Mg/dL





T. PROT-V
6,9


5.7

7.7
G/DL





GLOB-V
3,8


3.2

3.8
G/DL





BUN/CREA-V
38,2


9

28





ALB/GLOB-V
0,8


0.5

1.3





RBC
5,81


5.5

8.5





HGB
13,2


12

18
G/DL





HCT
38,4


37

55
%





MCV
66


60

77
fl





MCH
22,8


19.5

24.5
pg





MCHC
34,5


31

34
G/DL





PLT
661


200

500
G/DL





WBC
19,2


6

17
G/L





LYM
5,35


1

4.8
G/L





MON
0,54


0

1,4





GRA
13,3


3

12





LY%
27,8


12

30
%





MON%
2,8









%





GR%
69,4


62

87
%





ESTRADIOL





0,5

5
pg/ml





CORTIZOL





1,5

6,5
ug/dl





T3





50

160
ng/dl





fT3





1,9

4,5
pg/ml










T4 1,3 2,9 ug/dl


fT4 0,7 2,1


TSH 0 0,5


TESTOSTERON 500 6000 ng/dl



Bunlar Ruhibey'in bugün yapılan kan tahlilleri sonuçları. Durum harika. Karaciğer 15 günde yeniden normal değerlerde çalışıyor. Her şey güzel. Buna sevindik ama haberi hakettiği şekilde havalara uçarak karşılayamadık.
Dünkü krizin ardından sabaha doğru 5.3o'da bir kriz, sonra akşam 21'de bir kriz daha. 12 saatte 1. Hep kafayı havaya dikmekle başlıyor, sonra kafa sağa sola giderek şiddetlenerek sallanıyor. Sonra düşüyor. Malum kasılma hareketleri. İlkinde ürkütücü dişler. Üçünde de ortak olan o garip ses. Acısını mı öfkesini mi dile getiriyor. Üçüncüsünde bana ilginç gelen diğer bir nokta da sanki kendini tamamen kaybetmemiş gibiydi. Rafraf gene ona saldırmaya kalktı, sanki ona cevap verdi, belki de Raf ona kendine gel, bir şeyin yok dedi. O da, tamam çalışıyorum diye cevap verdi. Zaten daha kendine tam gelemedin ayağa kalkmaya da çalıştı. Yere düştü, tasmasını takıp ona yardımcı oldum, bir iki yalpaladı. Arka ayakları tutmuyordu sanki. Sonra bir gayret ayağa dikildi ve hemen kapıya koştu. Dışarı çıktık, gezindi. Çiş yaptı. İçeri girdik. Biraz bal yedirdim. Yaladı yuttu. Su içmedi. Tekrar dışarı çıktık. Bu kez kaka yaptı.İçerde malum huzursuz volta atmalar. Sonra bir süre yer beğenmedi. Işık onu rahatsız ediyor. Kafasına bir örtü örtünce hiç itiraz etmiyor. Şimdi uyuyor. Saat de bu arada 00:17.
Peki bu ne şimdi? Mysoline'in vücuttan atılma operasyonu olabilir mi?
Moralimi bozmayıp beklemeli miyim?
Bu arada geçen sene tam da bugünlerde ilk krizini geçirmişti. Hafifti. Ağzında çok köpük oluştu. Hemen epilepsi olduğunu anladım ama konduramadım. Yılbaşına doğru bir kriz daha...

21 Aralık 2006

Beklenen Kriz...

Bugün ayın 21'i. Akşam saat 7.30 sularında Ruhibey önce oturduğu koltukta başını havaya dikti, sanki dışardan bir ses duymuş gibi... Sonra kafasını sallamaya başladı. Okşadım. Hışşt kendine gel diye seslendim. Hiç oralı olmadı. Başını sallamaya devam etti, sanki başına sinek konmuş da onu kovmaya çalışır gibiydi. Hop dur, falan... ve kasıldı, titremeye başladı... Koltuktan aşağıya düştü, ayak yürüme hareketleri... Klasik kriz durumu... Bu kez farklı iki şey vardı. İlki ağzının açık olması. Çok vahşi bir hali vardı... İkincisi bu arada inler gibi sesler çıkarması. Acı çekiyordu sanki. Ses öyle garipti ki genelde Ruhibey kriz geçirirken arazi olan Rafraf bu kez yanına gelip onu kokladı, sonra da havladı, hem de öfkeyle...
Kriz 25-30 saniye sürdü. Bittikten sonra bir iki saniye daha kaskatı yattı ve sonra hemen ayağa kalktı, ki bu da her zamankinden farklı. Genelde birkaç dakika yatar, çok zor kalkar, kalkınca da sağa sola yalpalardı.
Hemen kalktı. Zor arkasından yetişip dışarı sokağa çıkardım. Gene çiş ve kaka. 5-10 dakika dışarda gittik geldik. Evin içinde gene sağa sola koku bırakmaya çalıştı. Azarlayınca vazgeçti. 15-20 dakika odanın içinde dolandı durdu. Biraz bal yedirdim. Bir daha dışarı çıktık.
Şimdi yatıyor ama huzursuz. Arada bir zıpkın yemiş gibi kalkıp odanın karanlık köşesine çekiliyor, iki dakika sonra kalkıp gene yanıma koltuğa çıkıyor. Televizyon rahatsız etmesin diye kafasını yastığın altına sakladım. Işıkları da kapadım...
Bir kriz daha geçirmesin diye umarak oturuyorum.
Oysa bugün ne kadar neşeli ve iyiydi. Yoksa Mysoline vermemize gerek kalmadan bu işten kurtulacak mı diye düşünmeye başlamıştım. Belki verdiğimiz B-Vitaminleri işe yaramıştır ya da kuru mamayı kesmemiz?
Neyse, hemen umutsuzluğa kapılmadan devam edelim.
Önce şu karaciğerleri bir toplansın bakalım.
Epilepsiden ölmek, karaciğer yetmezliğinden ölmekten daha zormuş.

12 Aralık 2006

Haberler İyi


Ruhibey yeniden aramıza döndü. Biletini kesmiştik ama hayır, yavaş yavaş toparlanıyor. 6 günlük antibiyotik+B Vitamini+karaciğer enzimi (tam adlarını sonra bakıp ekleyeceğim) iğne ve 2 gün serumun ardından evvelsi gün akşam nihayet bir yarım krikrak parçasını lütfedip yedi. Bol su içti. Ertesi gün sabah yeniden krikrak yedi. Akşam hemen tavuk suyu verdiysem de o krikrakla yetindi. Sonra dün akşam kendine pişmemiş güzel bir kemik parçası verdim. Bu sabah da gene biraz kemik yedi. Kusma yok. Kaka durumları nedir bilemiyorum. Karaciğeri muhtemelen pek iyi durumda değil ama genel tavrı yeniden normale döndü. Tüyleri parlak, çevresiyle ilgili ve herşeyden önemlisi, eski şımarık oğlumuz.
Kriz de bu arada geçirmedi. En çok da ondan korkuyorum. Ama ilacını vermekte tereddüt ediyorum. Onu bu hale getiren de o ilaç değil mi?

08 Aralık 2006

Hasta

Önce küçük bir kriz, ardından giderek şiddetlenen bir iştahsızlık. Yaklaşık bir haftadır ne yiyor ne içiyor. Zorla yediği şeyleri de 40-45 dakika sonra olduğu gibi kusuyor. Bu son yazdığım 18 Kasım tarihinden bugüne dek Ruhibey'in sağlık durumunun kısa bir özeti. Ruhibey ağır hasta.
Doktora gidildi tabii ki. Dün. Kan tahlillerinin sonucu vahim. Karaciğer tamamen iflas etmiş. Antibiyotik, B Komplex ve Karaciğer enzimlerinden oluşan bir üçlü iğne, 5 gün boyunca. İlk iğne yapıldı. Bu arada epilepsi ilacını da içmiyor sayılırdı. Çünkü binbir hileyle yutturduklarımı da zaten kusuyordu. O gece iki kere üstüste kriz geçirdi. Hafifti ama birer saat arayla olduğu için hiç hoşuma gitmedi. İçtiği suyu bile kustuğunu görünce tekrar doktora taşınıp hayvana serum vermesi gerektiğini söyledim. Verildi, ayrıca içine bir de kusma engelleyici eklendi. Eve gelir gelmez karanlık bir köşeye çekilip uyudu. Gece saat birde bir kriz daha. Gene hafif. Bunlar düne kadar olanlar. Bugün tekrar doktora gidildi. Serum. Kusma önleyici+3'lü iğne. Sanki biraz daha canlı gibiydi. Eve gelir gelmez bir iki su içti. Gene karanlık bir köşeye çekilip uyudu. Sonra, öğleden sonra iki sularında yeniden kriz geçirdi. Gene hafif. Gene su içti. Kusma yok. Şu ana gecenin 10'u. Hala uyuyor.
Sabahı nasıl edeceğiz acaba. Karaciğerin düzelmesine bence imkan yok. Karaciğerin kendini yenileme kapasitesine karşın onu öldüren ilacı vermeye devam etmek zorunda olduğumuza göre düzelse nereye kadar?
Karanlık düşünceler aklımdan geçirmemeye çalışarak yarını bulalım bakalım. Belki iştahı biraz geri gelir. En azından ilacını daha düşük dozda da olsa içecek kadar... Vermezsam bu sefer krizden ölecek çünkü ilacın öyle bir yan etkisi var. Birdenbire kesilmesi krizleri arttırıyor.