24 Ocak 2007

Gene...

Bu sabah saat beşte yeni bir kriz. Krizin sonuna yetiştim. Yani ayaklandıktan sonra. Fazla bir huzursuzluk da yoktu. Dışari çıkarıp gezdirdim. Sonra hemen yatıp uyudu.

13 Ocak 2007

Sonraki 12. saat

11'inde öğleden sonra 2'yi takip eden 12 saat sonra, yani gece 2'de bir kriz daha. Beni uykumdan uyandırdı. Kendini koltuktan yere atmıştı. Ağızda salya yok, uluma yok. Kasılma, ayaklar koşar gibi. Çiş kaçırma yok. Hemen ayaklandı. Sallanıp yere düşme de yok. Hemen dışarı çıktık. Biraz çiş yaptı. Sonra gene ev. Hiç gezinmedi. Koku bırakılmadı. Yat dedim. Hemen yatıp uyumaya devam etti.

11 Ocak 2007

Ortalamada devam

Yaklaşık 20 gün sonra. Bu kez kriz gerçekten çok hafifti. Önce kafa sallamayla başladı. Hemen koltuktan yere attım. Kasıldı. Ayaklar gene koşar gibi. Ağızda bol köpük. Çiş yok. Uluma yok. Kasılma biraz hafifler gibi oldu, sonra biraz daha bacak hareketi, sanki bir başka nöbet daha gibi. Kafasını okşamaya başladım. Sanki tepki verdi, yatıştı. Kriz geçer geçmez ayaklanmaya çalıştı. Bir iki kere sendeledi. Dengesini buldu. Dışarı çıkardım. Biraz çiş, daha çok koku bırakma. Ballı süt içirdim. Saat 14 olduğu için kendine geldiğinden emin olur olmaz onu bahçeye saldım. 15-20 dakikalığına. Gezdi, koştu.
Şimdi evde uyuyor.
Kriz dışında beni en çok rahatsız eden nokta, krizlerin ardından eve koku salma derdine düşmesi. Bunu engellemenin tek yolu kısırlaştırmakmış.
Acaba yaptırsam mı?
Bir yerde kısırlaştırılan bir köpeğin kriz de geçirmemeye başladığını duydum. Hatta bir köpek sahibi de 4 ayda bir köpeğe hormon verilmesinin krizleri engellediğine tanık olmuş.
Ne yapsam?